Bozkırlılar Derneği

Bozkır Bilmeceleri


Ağacı oyarlar,İçine dünyayı koyarlar.
(Radyo – televizyon)


Allah yaptı yapısını,Kul açtı kapısını.
(Karpuz)


Altı tahta, üstü tahta,İçinde bir sarı sofra.
(Badem)


Altı deniz, üstü yıldız.
(Lamba)

Anaya değmez, babaya değer,Halaya değmez, amcaya değer,
İğneye değmez, ipliğe değer,Vallahi değmez, billahi değer.
(Dudaklar)

Aşağı iner güle güle Yukarı çıkar ağlaya ağlaya.
(Kuyu kovası)

Attım rafa, bir kuru kafa.
(Ceviz)

Ay melemez, melemez, ocak başına gelemez,Gelse de artık duramaz.
(Yağ destisi veya boducu) 
ıbüklüm koca,Anası yaylım kadın,
Ağası sepette gezer,Cicesi* hepsinden güzel.
(Bağ, bağ kütüğü)
*Cicesi: Ablası anlamında Bozkır mahalli sözü.

Bahçede bohçam kaldı.
(Lahana)

Baldan tatlı, baltadan ağır.
(Uyku)

Ben giderim, o da gider.Önümce cem cem eder.
(Sakal)

Ben giderim, o da gider.Önümde tin tin eder.
(Gölge)

Benim bir evim var;Sivridir ucu, taştır dışı, boştur içi.
(Minare)

Bir kızım var, gelenin elini öper, gidenin elini öper.
(Kapı kolu)

Birinci melek Azrail,İkinci melek Mikâil,
Üçüncü melek İsrafil,Dördüncü melek Namus-u Ekber.
Cevabını bilen hemen söyler.
(AMİN)

Bir kuyum var, içinde iki türlü suyum var.
(Yumurta)

Bir kuşum var, elsiz ayaksız kuyu kazar.
(Damla)

Bir oğlum var, açılıp,kapanır.
(Kapı)

Canlı kaçar, cansız kovalar.
(At arabası.)

Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane.
(Nar)

Çıt demeden çalıya düşer.
(Güneş)

Dağdan gelir dak gibi,Kolu var budak gibi,
Eğilir su içer,Böğürür oğlak gibi.
(Kuyu çıngırağı)

Dal üstünde al yanak oğlan.
(Elma)

Dal üstünde sarı oğlan.
(Ayva)

Dal üstünde sulu boncuk.
(Kiraz)

Damdan düştü kırılmadı, bir yumruğa dayanamadı.
(Soğan)

Dam üstünde bir kalbur yün.
(Duman)

Elde yapılır, ete takılır.
(Küpe)

Elsiz ayaksız kapıyı açar.
(Rüzgar)

Ektim beyaz, bitti yeşil, sonra oldu kırmızı meşin.
(Biber)

Gündüz kan emer, gece yıldız sayar.
(Övendire)

Gökte gördüm bir köprü, rengi var yedi türlü.
(Ebemkuşağı, gökkuşağı)

Gökte uçar, kanadı yok; şekere benzer, tadı yok.
(Kar)

Hamıl (tane) içeride, saçı dışarıda.
(Mısır)

İçi oduncu dükkânı,Dışı deri dükkânı.Ortası uncu dükkânı
(İğde)

İptendir yapısı, üstündedir kapısı.
(Çuval)

Karanlık odada bir kadı oturur.
(Pekmez)

Karşıdan baktım hiç yok, yanına verdim pek çok.
(Karınca)

Kulağını büktükçe ağzı sulanır.
(Çeşme)

Küçücük mezar, dünyayı gezer.
(Ayakkabı)

Min min minare,Dibi daire,
Yüz bin çiçek,Bir lale.
(Ay, gök ve yıldızlar)

Mini mini sini Bir küçük sini.
(Mercimek)

Onu yiyen ölmemiş, Ramazan da yemiş, Orucu bozulmamış.
(Dayak)

Ötesi bayır, berisi bayır,İçinde bir yeşil çayır.
(Peynirli börek)

Sarayın arkasında bir sultan oturur.
(Yumurta)

Sarı sarı sarkar, düşerim diye korkar.
(Kayısı)

Sarı tavuk dalda yatar, dal kırılır yerde yatar.
(Ayva)

Sunam uyandı, cama dayandı,Cam kırıldı, kana boyandı.
(Domates)

Tarlada biter, makinede büker, her sabak ağzımı öper.
(Ekmek)

Tavan üstünde takır tukur,Zannedersin halı dokur.
(Fare)

Uzun boylu, molla başlı.
(Pırasa)

Uzun uzun uzarlar, boynuzundan bozarlar.
(Fasulye)

Uzun uzun uz gider, oğlu kızı düz gider.
(Kavak)

Üstünde ot biçer, altında süt içer.
(İnek)

Yer altında kalaylı tas.
(Şalga)

Yer altında kınalı mıh.
(Havuç)

Yer altında sakallı dede.
(Soğan)

Yol üstünde yorgun katır,
Bir gün kalkmaz, her gün yatır.
(Köprü)

 

 

Yukarıdaki bilgiler; Araştırmacı Yazar Ali Ulvi ÜLKER'in "KÜLTÜR DİLİYLE BOZKIR" adlı kitabından alınmıştır.

 

24 Ocak 2013
4437 kez okundu.